Makaleler

Sosyal Kaygı Bozukluğu

Sosyal kaygı bozukluğu, sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir kaygı bozukluğudur. Sosyal kaygı bozukluğu sadece utangaçlık değildir. Yoğun sosyal etkileşim korkusu insanların kişisel ve profesyonel yaşamlarını etkiler. Arkadaşlarıyla vakit geçirmekten kaçınabilirler. Kaygıları, iş görüşmesi yapmalarını engelleyebilir, okulu bitirmeyi, arkadaşlık kurmayı, romantik ilişkilere girmeyi […]

Sosyal Kaygı Bozukluğu Read More »

Herkes Sevsin Beni

Herkesi memnun etmeye çalışan insanlar çok nazik, çok tatlı ve çok yardımseverdir. Hiç hayır demezler. Bir iyiliğe ya da desteğe ihtiyacınız olduğunda sizi asla ortada bırakmazlar. Zamanlarının büyük bir kısmını başkaları için bir şeyler yapmak ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanırlar. Onların işlerini yaparlar, onlar için planlar oluştururlar, tüm detayları düşünüp bu detaylarla ilgilenirler. Çevrelerindeki

Herkes Sevsin Beni Read More »

Bir Gün Bir Narsist ile Bir Empat Karşılaşmışlar…

Bir empat ile bir narsist karşılaşıp bir ilişki yaşamaya başladığında ortaya toksik bir ilişki çıkar. Empat yardım etmek ve karşısındakinin acısını dindirmek ister. Narsist de bu harika duygusal dengeleyici desteği almaya öyle isteklidir ki, bu mutluğunu elinden geldiğince sürdürmek ister. Empat insanları dinler, teselli eder. Başkalarının sorunlarına karşı gereksiz bir sorumluluk hisseder. Sevgi dolu, sezgisel,

Bir Gün Bir Narsist ile Bir Empat Karşılaşmışlar… Read More »

Boşanma

Boşanma, siz değil de eşiniz istiyorsa, yaşadığınız en stresli, duyguların inişli çıkışlı olduğu travmatik bir süreçtir. Zaten zordur ayrılık, hele de bu ayrılık bir evliliğin sonu ise. Herkes elbette ki birbirinden farklıdır ve farklı duygular yaşar. Ancak kim olursanız olun ve boşanmayı hangi taraf istemiş olursa olsun, her iki tarafın da hayatı kökten değişir hele

Boşanma Read More »

Özsabotaj – Siz de kendinizi sabote edenlerden misiniz?

Gittikçe artan oranda duymaya başladığımız bir ifade “Özsabotaj”, kişinin kendi hedeflerini ve değerlerini baltalaması olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle ortada hayatınız için gerçekten istediğiniz ve iyi olacak bir durum varken bu hedefle doğrudan çelişen bir hareket yaparsınız bilinçli ya da bilinçsiz olarak. Davranışlarınız yaşamınızda problemlere yol açıyor ve uzun vadeli hedeflerinizle ters düşüyorsa, kendinizi sabote

Özsabotaj – Siz de kendinizi sabote edenlerden misiniz? Read More »

Özşefkat

Özşefkatin bir başkasına gösterdiğiniz şefkatten hiçbir farkı yok aslında, sadece başkası yerine kendinize gösteriyorsunuz şefkati. Bir başkasına şefkat gösterebilmek için öncelikle onun durum karşısında ne kadar zorlandığını, hatta acı çektiğini kavrayabilmelisiniz. Yolda yürümekte zorluk yaşayan birisini gördüğünüzde, o kişinin ne kadar zorlandığının farkına bile varmadan yolunuza devam ediyorsanız, doğal olarak şefkat de hissedemezsiniz. Şefkat, başkalarının

Özşefkat Read More »

Bölüm 5 – Dramadan Çözümcüllüğe

Drama Üçgeni’nin nasıl sıkıntılar oluşturduğunu önceki yazılarımda anlatmıştım. Drama Üçgeni’nde ne Kurban ne Kurtarıcı ne de Yargılayıcı hayatından memnundur. Bu sistemden kurtulmak için yeni bir yaklaşım oluşturmak doğru olacaktır. Çevremiz, yetiştirilme tarzımız, rol modellerimiz çatışmaları nasıl yöneteceğimizi ve çözümcül mü yoksa dramanın bir parçası mı olacağımızı belirler. Bu dönüşümü başarabilmek için öncelikle farkındalığa ihtiyaç vardır.

Bölüm 5 – Dramadan Çözümcüllüğe Read More »

Bölüm 4 Yargılayıcı

Neler demiştik Yargılayıcı için, bir hatırlayalım. Yargılayıcı rolünün tipik duruşu ise: “Hepsi senin suçun”dur. Yargılayıcı kontrolcü, suçlayan, eleştiren, baskıcı, öfkeli, otoriter, katıdır, kendini üstün görür. Bu üçgendeki güçlü taraf gibi görünür. Kurbanı bulur, yakınlarda yoksa birini seçer ve kurban haline getirir. İşler istediği gibi gitmezse öfkelenir. Aslında Yargılayıcının öfkesi korku, utanç ve yetersizliğin, güçsüzlüğün dışavurumudur

Bölüm 4 Yargılayıcı Read More »

Bölüm 3 – Kurtarıcı

Kurtarıcı için neler dediğimizi bir hatırlayalım. Kurtarıcı rolünün tipik duruşu ise: “Yardım etmeme izin verin”dir. Kurtarıcı, kurtarmazsa, yardım etmezse kendilerini kötü hisseder. Bu yardım etmenin, kurtarmanın sıkıntılı bir yan etkisi vardır; kurbanı bağımlı kılar. Kurbanın başarısız olmasına, seçimlerinin sonuçlarını yaşamasına izin vermez Kurtarıcı. Böylelikle odağını Kurbanlara yönlendirerek kaygılarını, sorunlarının üstünü örter. Kurbanın sıkıntıları ve ihtiyaçları

Bölüm 3 – Kurtarıcı Read More »

Bölüm 2 – Kurban

Neler demiştik Kurban için, bir hatırlayalım. Kurban rolünün tipik duruşu: “Zavallı Ben”dir. Kurban kendisini mağdur, ezilmiş, çaresiz, umutsuz, güçsüz, utanç içinde hisseder. Karar veremez, sorunları çözemez, hayattan zevk almaz, içgörü oluşturamaz. Kurban mağdur olacak herhangi bir duruma maruz kalmazsa, kendisini mağdur edecek bir Yargılayıcı ve sonrasında da bu olumsuz duygularını, mağduriyetini devam ettirecek bir Kurtarıcı

Bölüm 2 – Kurban Read More »