Yine mi Yanlış Partner?

“Sizin de neden hep yanlış kişiye âşık olduğunuzu düşündüğünüz oluyor mu? “Ne kadar şanssızım? Kiminle birlikte olsam bir şeyler eksik. Bir türlü doğru kişi çıkmıyor karşıma.” diye yakınıyor musunuz?

Ne dersiniz? Bu bir davranış paterni olabilir mi?

Tanıştınız, buluştunuz, çok güzel geçti görüşme. Tekrar görüşmek üzere sözleşerek ayrıldınız. Aradan bir süre geçti, ama hiç ses çıkmadı, hatta mesajınıza dahi cevap vermedi. Anlamadınız ne olduğunu. Oysaki çok güzel geçtiğini, güzel ve kalıcı bir ilişkinin başlangıcı olacağını düşünmüştünüz, Bir şeyler yolunda gitmiyor, bir gariplik var. Kafanız, duygularınız karışık. İçten içe bu davranışının geçerli bir sebebi olmasını diliyor ve ha şimdi ha birazdan arayacağı ümidiyle bekliyorsunuz. Ama hiç ses yok.

Bir şeyler hissettiğiniz kişi bir anda ortadan kaybolup telefonlarınıza, mesajlarınıza cevap vermezse, siz de hemen herkes gibi durumu şahsi alır ve neyi yanlış yaptığınızı düşünmeye başlarsınız. Görüşmenizi tekrar tekrar gözden geçirir, ama sizi aramamasına neden olan davranışınızı bulamazsınız bir türlü.

Böyle bir deneyim sonrasında dönüp bir bakın bakalım, bu tekrar eden bir ilişki paterniniz mi?

Acaba partner olarak seçtiğiniz kişilerin belli bir profile mi sahip? Önce bir farkındalık oluşturun, gerçekle yüzleşmeye cesaret edin. Sonrasında da dönüp neden sıklıkla partnerinizin buharlaştığını anlamaya çalışın. Kalıcı bir ilişki arzu etmenize rağmen tekrar tekrar aslında kalıcı ilişkiye evrilmeyecek ilişkiler seçiyorsanız, muhtemelen bilinçaltı dinamiklerle uygunsuz partner adaylarını tercih ediyorsunuz demektir.

Tekrar tekrar kalıcı olmayan partnerler seçmenizin sebeplerini keşfetmeden doğru partnerin birden karşınıza çıkma ihtimalinin pek de yüksek olmadığı bir gerçektir. Bu ilişki paternini değiştirmenin ilk adımı bu paternin köklerini keşfetmektir.

Haydi gelin nedenlerden birkaçına bir bakalım:

  1. Çocukluğunuzdaki ilişki modeline, yani anne babanızın ilişkisine bakın öncelikle. İlk ilişki modelimiz olan anne babamızın ilişkisi bizim erişkinlikteki ikili ilişki kalıbımızı büyük ölçüde belirliyor malum. Sıklıkla ilişki için uygunsuz partnerleri seçmemizin nedenlerinden birisi de çocukluğumuzdaki ilişki modelini tekrarlayabileceğimiz sistemi oluşturabileceğimizi düşünmemizdir.

Genel olarak öğrendiğimiz ilişki paternine benzer partnerler seçeriz. Anne babanız halen aynı çatı altında yaşıyor olsa da duygusal olarak birbirinden çoktan ayrışmışlardır. Ya da sadece bir ebeveyn partınız ilişki içinde ağırlıklı olarak emek verendir. İlişki için çaba göstermenin dengesiz dinamiğini öğrenmişsinizdir anne babanızın ilişkisinden. Siz de farkına varmadan aynı dinamiği uyguluyorsunuzdur.

  • Büyürken size bakım veren kişi ya da kişiler ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda olmamıştır. Bakım verenlerden biri ya da ikisi de siz büyürken hayatınızda yeterince olmadıysa ya da fiziksel olarak var olmalarına rağmen duygusal olarak sizi yalnız bıraktıysa, sizin erişkin olduktan sonra size tanıdık gelen bu kalıptaki partner profiline kendinizi yakın hissetmeniz hiç de şaşırtıcı değildir.

İnsanlar sıklıkla farkında olmadan çocukluklarındaki dinamikleri bu sefer işe yarayacağı ümidiyle tekrar tekrar oluşturarak geçmişten gelen yaralarını sarmaya çalışırlar.

Sizin de bir türlü ilişkileriniz kalıcı olmuyorsa, siz de muhtemelen sevgiyi hakketmediğiniz, ihtiyaçlarınızın duygusal olarak yakın olmak istedikleriniz tarafından karşılanmayacağı ile ilgili kayıt oluşturmuşsunuzdur büyürken. Bu kalıp siz geçmişinizdeki bu travmalarla yüzleşir, bilince çıkartır ve tamir ederseniz, hayatınızdan sonsuza dek çıkar gider.

Demek ki sizin de duygu özürlü bir tarafınız var.

  • Haklısınız, bununla yüzleşmek hiç de kolay değildir. Muhtemelen yok saymaya çabaladığınız bir alandır bu kendinizde. Bilincinizde muhtemelen siz de bağlanmak istiyor, ama derinlerde bir yerde ilişkinin içinde eriyip benliğinizi kaybedip yaralanabilir olacağınızı düşünüp gerçek bir ilişkiden, yakınlıktan korkup yakınlaşma ihtimalinizin olmadığı duygu özürlü bir partner seçiyorsunuzdur. Böyle bir durumda duygusal özürlü bir partner ile birlikteliği seçerek kendinizi güvende hissediyor ve bağlanmayarak kendinizi koruyorsunuzdur.

 

Kurban rolünü kendinize uygun görüyor olabilirsiniz.

  • Partnerinizin sizi zor durumda bırakması sizin iyi kalpli ve mağdur bir kurban olmanızı sağlayarak herkesin size bakmasını, size üzülmesini ve sizin de partnerinizi, hayatı suçlayarak kendinizi haklı çıkartmanızı ve kendinize acımayı sürdürmenizi sağlıyordur.

 

Bu hayatta tek istediğiniz kendinizi yalnız hissetmemek olduğunda, ödediğiniz bedel büyük olur.

 

  • Geçmişten taşıdığınız yalnız bırakılmış o kadar yormuştur ki sizi, hayatınızda birisi olsun istersiniz. Ancak öz değeriniz yüksek olmadığı için, iyiyi hakkedecek kadar iyi olmadığınızı düşündüğünüz için değer verilmediğiniz bir ilişkiyi seçersiniz.

 

Yara bandı olmayı çok seviyorsunuz demek ki.

  • Bulduğunuz her şeyi düzeltmek istiyorsunuz. Duygusal özürlülerin de nasılsa düzeltilmeye, tamir edilmeye ihtiyaçları var. Duygusal ve hassas bir yapıya sahipseniz ya da bakım vereninizle sağlıklı bir bağ oluşturamadıysanız hatta bağlanmak yerine bağımlılık geliştirdiyseniz, yardım etme paternini içeren ilişkilere çekilirsiniz. Ancak bu toksik bir paterne yol açar. Sağlıksız hatta horlandığınız bir ilişkinin içinde bulursunuz kendinizi. Aldığınızdan çok daha fazlasını verirsiniz, ama yine de kendinizi iyi, doyumlu, huzurlu hissetmezsiniz bir türlü.

Aslında sizinle hayat yolunu yürümek isteyecek sağlıklı, duygularını yaşayabilen, sizi olduğunuz gibi sevecek insanlar var bu hayatta, yeter ki siz farkına varmaya ve bu paterni değiştirmeye karar verin. Sonrası kolay.

Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI  

14 Eylül 2020