Nasıl da birçoğumuzun vazgeçilmezi oldu. Sosyal medya ile yatıyoruz sosyal medya ile kalkıyoruz. Çok özel anlarımız apaçık yayında.
Takipçilerimiz mi? Bir kısmı tanıdık tabii, ama hiç tanımadıklarımız da o kadar çok ki hesaplarda.
Hepimiz narsist olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Hatta yarattığımız o hayatlara kendimiz bile inanır olduk. Hayatımızı başkalarınınki ile kıyaslıyoruz. Herkes sosyal medyada öyle hayatlar yaşıyor görünüyor ki, kendi hayatımıza dönüp baktığımızda ne kadar renksiz, ne kadar monoton, ne kadar parıldamayan bir hayat yaşadığımıza karar veriyor ve deprese oluyoruz, hatta depresyona bile giriyoruz. Kendimizi başarısız, mutsuz, sevilmeyen hissediyoruz.
Kendimizi olduğumuz gibi kabul etsek, sevsek, başarılarımızı anlamak için başkalarının onayına ihtiyaç duymasak, keşkeleri iyikilerle değiştirsek, hayatımızdakilere, sahip olduklarımıza teşekkür etmeyi öğrensek, sosyal medya hayatımızı böylesine domine eder mi?
Olduğumuz gibi olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayıp, hayatımızın keyfini sürebiliriz. Ne dersiniz? Sizin de kulağınıza hoş gelmedi mi?