https://www.cocukludunya.com/uzman-yazilari/cocuk-ve-basari-kaygisi.html
Başarı kaygısı ne kadar erken yaşlara çekildi. Ben “Anaokulu Giriş Sınavı” terimini duyunca çok şaşırmıştım. Çocuklarımızın başarılı olup, iyi okullarda okumasını, iyi notlar almasını, yeni iyi okullar kazanarak iyi işlere kabul edilmeleri ile o kadar meşgulüz ki, çocuğumuzun potansiyeli nedir, ilgi alanları nelerdir, yetenek ve becerileri hangi yöndedir, hiç bakmıyoruz. Çoklu zekanın ne olduğunu ismen bilsek bile performans baskısını o kadar kuvvetle hissediyoruz ki, direkt çocuğumuza aktarıyoruz bu baskıyı ve sıklıkla performans kaygıları geliştirmelerine neden oluyoruz.
Dersler aldırıyoruz, kurslara götürüyoruz, kendimiz çalıştırıyoruz. Peki çocuklarımız? Mutlular mı? Bizim kadar mutlu oluyorlar mı yüksek notlar aldıklarında? Ya düşük notlar aldıklarında, hele de başarısız olduklarında? Ceza vermiyor görünsek de yüz ifademizdeki ve sesimizdeki düşüş çocukların kendilerini berbat hissetmelerine neden oluyor. Ya yeterince “başarılı” notlar almamaları tembelliklerinden değilse? O zaman ne olacak?
Örneğin HADE tanısının en çok batı dünyasında konduğunun, HADE’ye yönelik ilaçların %90’nın batı dünyasında küçücük çocuklara reçete edildiğini biliyor musunuz?
Ya ergenler arasında inanılmaz bir hızla yükselen kaygı bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları ve maalesef kendine zarar verme? Üniversitede iyi bir yeri (iyi iş bulup çabuk çok para kazanılacak) tutturma baskısı ile çocukluklarından beri süreğen baskı altında olan gençler ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Halbuki beynimiz gelişmeyi iyi bir işe girince bırakmıyor. Hücre ölümleri zihinsel becerilerimizi düşürecek duruma gelene kadar beynimiz gelişmeye devam ediyor. 20’lerimizde hafızamız çok daha verimli ve hızlı çalışır hale geliyor. Empati orta yaşta yükseliyor. Kelime haznemiz 60’larımızda zirve yaparken, bilgelik ancak 60’lardan sonra kazanılıyor.
Tabii ki bazı çocuklar çok erken yaşta başarıya ulaşıyorlar ve bu tabii ki kötü bir şey değil. Sıkıntı, her çocuğun itelersek bu başarıyı yakalayacağına inanmak. Bu kuvvetli baskılar genelde iyi eğitimli ailelerden geliyor. Ben çocuğu İstanbul İngilizce Tıbbı üçüncülükle kazanan çocuğuna, neden birinci olmadığını soran ve sıkıntı yaratan eğitimci anne tanıyorum.
Ebeveynler gerçekten çocukları için mi endişeliler, yoksa çocuklarının başarısı ile kendi statülerine artı puan ekleyemeyecekleri, onlarla etrafta övünüp kendilerine paye çıkartamayacakları için mi? Bu da üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Çocuğunuz sizin (aslında toplumun) çizdiği bu sert sınırlar içinde de başarıyı yakalayabilir geç de olsa ve sizin istediğiniz gibi bir işe girip çok para kazanabilir. Peki ya mutluluk? O nerede kaldı? Sadece ders çalışarak geçmiş bir çocukluk, en yüksek başarı yakalanılmadığında dudak kıvrılmaları, kendi hayalleri yerine anne-babasının hayallerini gerçekleştirmenin verdiği kırgınlık? Bunlar ne olacak?
Çocuklarınız gerçek yetenek, beceri ve meraklarını çok geç keşfedebilirler bu nedenle. (Tabii bu özelliklerini hiç keşfetmeden mutsuz bir hayatı neticelendirip giden çok kişi var.) Geç çiçek açanlardan olabilirler çocuğunuz. Tabii geç çiçek açmak, hiç açmamaktan iyidir.
Çocuğunuzun gerçekten başarılı olmasını istiyorsanız, onu tanıyın, birlikte vakit geçirin, kuvvetli ve zayıf taraflarını, doğumla gelen yeteneklerini keşfetmesine destek verin. Çocuğunuzu şablona sokmaya çalışmayın. Herkes tek bir alanda başarılı olmaz, olmamalı da zaten. Hepimiz kendi yolumuzda mutlu ve başarılı olabiliriz. Kendimizi itelendiğimizi değil de yapmak istediklerimize çekiliyor hissediyorsak, doğru yoldayız demektir. İnsan istedikleri için ders çalışmaz, sadece okur, araştırır, öğrenir. Ve öğrenmekten çok mutlu olur. Mutlu olduğunuz bir alanda da çok başarılı olursunuz. Hem de kendiliğinden. Çünkü hedefiniz para kazanmak değildir, siz sadece sevdiğiniz mutlu olduğunuz bir alanda çalışıyorsunuzdur. Bunun karşılığında da insanlar sizi ödüllendiriyordur. Kendini gerçekleştirmek ancak böyle olur.
Unutmayın başarının doğal eşleşeni mutluluk değildir, ama mutluluğun doğal eşleşeni başarıdır.
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALU
6 Mayıs 2019