- Evliliğinizdeki sorumlulukları sağlıklı paylaşın.
Bu paylaşım “tuzluğu ben getirdim, biberliği sen getir” seviyesinde olmamalıdır elbette, ama “tuzluğu da biberliği de tabakları da bardakları da yemekleri de sen getir, ben de yerim” seviyesi de asla düşünülmemelidir. Doğru sebeplerle yapılmış mutlu bir evlilik çok keyifli bir birliktelik olmasının yanısıra hayatla ilgili sorumlulukların da dengeli bir biçimde paylaşılmasının da gerekli olduğu bir durumdur. Günümüzde her iki tarafın da çalışıyor olmasının bu sorumlulukların dengeli dağılımını kolaylaştırması gerekirken geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri eşler arasında sıkıntıya yol açmaktadır. Yaygın olarak erkekler geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri olan eve para getirmek ve ev dışı sorumlulukları taşımayı sürdürürken, kadınlar ev içi işlerin ve çocuk bakımının sorumluluğunu tamamen üstlenmenin yanısıra artık ev dışında da çalışıp eve para getirmektedirler. Bu durum yaygın anlamda evliliklerde ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Bu dengesizliği düzeltme konusunda erkeklerin isteksizliği kadar kadınların da bu rolleri erkeklerle paylaşma konusundaki çekimserliğinin altını çizmek gerekir. Evlilikte geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin tuzağına düşmemeyi başarıp evliliği eşitlerin birlikteliği olarak görmeyi başarırsak, evlilik çok mutlu ve keyifli bir birliktelik olacaktır.
- Her iki taraf da aynı anda sinirlenip olumsuz duygularını dışa vurmamalı. Taraflardan biri gerginse diğeri sakin kalmalı, her iki taraf da gerginse, taraflardan biri mekânın dışına çıkarak sakinleşmelidir.
Evlilikte her konuda fikir birliğinde olmak mümkün değil elbette ki. Evlilikte sürekli bir tarafın fikrinin doğru olması da mümkün olmadığına göre, zaman zaman fikir ayrılıklarınızın olması son derece doğaldır. Zaman zaman bu fikir ayrılıkları gerginleşmenize neden olabilir. İşte evliliğinizin önemli sınavlarından birisiyle karşı karşıyasınız. Fikir ayrılıkları neticesinde tırmanan gerginliği birbirinizi kırmadan nasıl yöneteceğinizi öğrenmelisiniz. Biriniz sinirli olduğunda asla diğerine saldırmamalı. Diğeriniz de sinirli olanınız ile o an konuşmaya çalışmamalı. Önceden aranızda böyle bir durumda hangi hareket planını uygulayacağınızı konuşun ve kararlaştırın. En doğru yöntem, alacağınız mola için aranızda bir hareket kararlaştırmanız ve sonrasında gerginlik oluştuğunda birinizden birinizin bu molayı alıp bir süreliğine başka bir mekâna geçmesidir. Bu mekân evdeki başka bir oda olabileceği gibi, dışarıda hızlı hızlı yürüyeceğiniz bir parkur da olabilir. Baktınız yükseliyor aranızdaki tansiyon, hemen alın molanızı ve uygulayın önceden kararlaştırdığınız hareket planını. Unutmayın, bu fikir ayrılıklarını nasıl yönettiğiniz evliliğinizin “ağız tadı ve huzur”unu belirleyecektir.
- Her iki taraf da biz olmayı başarmış bireyler olmalı.
Kalıcı bir ilişki içinde olmadan önce sadece kendinize karşı sorumlusunuzdur. Kalıcı bir ilişkiye, evliliğe karar vererek sadece kendinize değil, partnerinize de sorumlu olmayı seçmişsiniz demektir. Bu kararınız ile yan yana durmayı seçmişsinizdir, karşılıklı durmayı değil. Evlilik hanginizin diğerinizin üzerinde hâkimiyet kuracağının belirlendiği ve yaşandığı bir ilişki biçimi değildir. Siz artık hayatınızın tüm alanlarını paylaşmaya karar verdiğiniz için evlendiniz. Bu paylaşımda kimin daha önde durduğunun hiç önemi yok. Bazen biriniz bir konuda önde olursunuz, bazen de diğeriniz başka bir konuda. Yaptığınız ya da yapmadığınız her şey artık sadece kendinizi değil, ikinizi de etkileyecektir. Siz artık “biz”sinizdir. Ancak bu “biz” olma durumu iki farklı birey olduğunuz gerçeğini yok etmemelidir. Hani diyoruz ya “biz bir elmanın iki yarısıyız.” Neden? Birinizden biriniz olmadığında diğeriniz yarım mıydı? Elbette ki hayır. Her ikiniz de tamdınız. Siz sadece bu karar ile “biz” olmayı seçtiniz, kendinizden vazgeçmeyi değil. Biriniz portakal, diğeriniz greyfurt ya da biriniz muz, diğeriniz armut olsanız yeter. J Önemli olan birlikte bir uyum oluşturmanız.
- Her iki taraf da partnerine hayran olmalı.
Partneriniz sizin gözünüze özel görünmeli. Her ikiniz de birbirinizde hayran olduğunuz en az birkaç özellik bulmalısınız. Partnerinizi sürekli eleştiriyorsanız, bilin ki o sizin için doğru kişi değildir. Eleştirdiğiniz, beğenmediğiniz birisi ile neden hayatınızı paylaşmayı seçesiniz ki? Sadece mutsuz olursunuz. Evlilikte hedef “ağız tadı ve huzur”dur. Bu “ağız tadı ve huzur”u yaşamanın kuralları nettir aslında. İşte bunlardan birisi de partnerinize hayran olmak, onunla birlikte olmaktan gurur duymaktır.
- Her iki taraf da partnerini “rağmen” sevmeli.
Partnerimizin aksaklıklarını gülümseyerek karşılıyor olmalısınız. Hiç kimse sadece iyi, doğru, güzel, güçlü ve olumludan oluşmaz. Herkesin kötü, yanlış, çirkin, zayıf ve olumsuz tarafları da var. Hatta zaafları bile var. Partnerinizin de mutlak aksaklıkları olacaktır, tıpkı sizin gibi. Siz partnerinizdeki bu aksaklıklara bakıp “nasılsa zaman içinde değiştiririm.” diyorsanız / dediyseniz ciddi bir sıkıntı var demektir. Siz o kişiyi aksaklıklarına rağmen seviyorsanız, aksaklıklarına gülümseyebiliyorsanız, doğru ilişki içinde doğru yaklaşımdasınız demektir. Ahmet Mehmet, Ayşe de Fatma olmaz. Siz Ahmet’i Mehmet ya da Ayşe’yi Fatma yapmaya çalışıyorsanız, bilin ki imkânsızla meşgulsünüz. Hem siz Ahmet’i / Ayşe’yi istemiyorsanız, onu Mehmet / Fatma yapmak istiyorsanız, o zaman Mehmet’i / Fatma’yı alın, Ahmet’i / Ayşe’yi değil.
Önümüzdeki günlerde devam edeceğiz.
Dr. phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
18 Aralık 2019