Panik Bozukluk

Anksiyete Bozuklukları arasında en sık rastlanan bozukluktur. Kaygı ve korku, kendimizi korumamızı sağlayan duygusal tepkilerdir. Panik Bozukluğu bu doğal duygusal tepkilerimizin zamansız, kontrolsüz ve yoğun bir şekilde yaşanması durumudur. Panik Bozukluğu herhangi bir neden olmadan ortaya çıkan, çarpıntı, nefes darlığı, titreme, kollarda ve bacaklarda uyuşma, soğuk terleme gibi fiziksel belirtilerin ve buna eşlik eden ölüm korkusu, bayılma, boğazda tıkanıklık hissi ve kontrolü yitirerek kendini kaybetme hissinin yaşandığı ve ölüm korkusunun eşlik ettiği panik atak olarak adlandırdığımız durumla karakterizedir.

Panik atak, aniden başlayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleri olarak tanımlanabilir. Anksiyete belirtileri ataklar halinde gelir. Ataklar genelde 15-30 dakika kadar sürer. Atakların sıklığı ve şiddeti tanı açısından önemlidir. Panik atağın ne zaman geleceğini bilmek mümkün değildir. Bu durum kişide beklenti anksiyetesi oluşturur. Bu atakların tekrarlanacağı kaygısı, bireyin hem psikolojik olarak zorlanmasına hem de sosyal yönden kendisini kısıtlamasına yol açabilir. Bu da panik bozukluğu olan kişilerin kaygısını arttıran, sosyal uyumunu bozan en önemli etmenlerden biridir. Bu nöbetler kişiye öylesine yoğun bir korku ve rahatsızlık duygusu yaşatır ki; kötü bir şey olacağı veya öleceğini hisseder kişi. Bu korku fırtınasını yaşayan insan doğal olarak o ortamdan ve durumdan kaçma, uzaklaşma davranışı gösterir. Mümkünse, bir an önce yardım alınabilecek bir sağlık kuruluşuna müracaat eder. Panik atağı yaşayanların bazıları, atak sırasında kalp krizi geçirdiklerini, aklını kaçıracaklarını, felç geçireceklerini, kontrolünü yitireceklerini, düşüp bayılacaklarını hisseder.  Bazen bu tabloya agorafobi (açık alan korkusu) eşlik eder. Kişi açık alanlarda olmaktan, ev ya da kendisini emniyette hissettiği mekânın dışında tek başına kalmaktan, kalabalıkta bulunmaktan korkabilir.  Panik bozukluğu tanısı konulabilmesi için hastanın en az iki “beklenmedik panik atağı” bulunması gerekir. Ayrıca atakların en az birini, en az 1 ay süreyle başka ataklarında olacağına dair sürekli kaygı, atağın yok açabilecekleri ya da sonuçlarıyla (örn. Kontrolünü kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma) ilgili olarak üzüntü duyma, ataklarla ilişkili olarak belirgin bir davranış değişikliği göstermesi diğer kriterlerdir.

Ataklar eşliğinde panik bozukluk yaşadığınızı düşünüyorsanız, kronikleşmesine izin vermeden mutlak bir terapiste başvurun. Terapistiniz sıkıntınızın şiddetine göre sizi farmakoterapi için bir psikiyatra da yönlendirecektir. Bu tür sıkıntılarda salt ilaç tedavisi sıkıntınızı çözmez. İlaç sadece semptom baskılar, ama semptomlara neden olan sıkıntıları doğal olarak çözemez. Sıkıntılar ancak psikoterapi ile çözülür.

Kronikleşmesine izin vermediğiniz müddetçe tüm kaygı bozuklukları tedavi edilir. Sadece doğru desteği seçin, yeter.

Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI