İkinci Yarıya Hoş Geldiniz

Bundan birkaç sene önce bir proje üzerine sohbet ederken sohbet ettiğim kişi “tabii sizin gibi orta yaşlı birisi için teknolojiye bu kadar yakın olmak enteresan” demişti. Hayatımda ilk defa birisi beni orta yaşlı diye tanımlamıştı. Bu tanımı duymak beni bir şaşırtmıştı ki anlatamam. 😦 Kendimi o güne kadar yaşımla tanımlamadığımı fark etmiştim. Oysa kronolojik yaşıma bakınca, bu tanım aslında doğruydu.

“Orta yaş”lılıkla ilk karşılaşmamdan sonra ortalıkta dolaşan bir yeni yaş grubu tanımı çıktı. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaşına kadar bizleri genç ilan etti, orta yaşın 66 ile başladığı duyurdu. Tam bu genç olma durumunu kutlamaya başlıyordum ki, yeni bir terim girdi hayatımıza: “Perennial” Benim yaş grubum nasıl sevdi bu tanımı, anlatamam. 😄

Uzun zamandır süren, zamansız olarak var olan; devamlı yinelenen, değişimlere dayanan, varlığını sürekli koruyan anlamına gelen ve sıklıkla bitkiler için kullanılan bu terim bir süredir zamansız, yaşsız insanlar için kullanılmaya başladı.

Toplum ikinci yarıya gelenlerleri genellikle emekliliğin tadını çıkartmayı torun sahibi olup, hayatlarını çocuklarına ve torunlarına vakfetmek olarak tanımlıyor. Bu tarz bir ikinci yarıyı tercih edenler kendilerini yeniliklere kapatıp olanı korumaya çalışıyorlar. Televizyonda bir kesit görmüştüm, bir genç ile annesinin dijital dünya ile ilişkini betimleyen. Genç annesine “şimdi yeni bir pencere açar mısın anne” dediğinde annenin kalkıp camı açtığı bir örnekten ciddi bir şekilde farklılaşan, kendilerini “orta yaşlı” algılayanlardan farklı olarak keyifli bir ikinci yarı yaşamak isteyen deneyimli erişkinler var bir süredir hayatın birçok alanında.

İkinci yarıya geçince bırakın çevrenizi, siz de kendinizi daha farklı bir konuma koymanız gerektiği inancı ile sınırlıyorsunuz. Bu sınırların içine çekilmek yerine hayata aktif katılımı seçebilir ve yaşam tutkunuzu sürdürebilirsiniz. Yeniliklere açık olabilir, fiziksel ve zihinsel olarak devamlı kendinizi geliştirebilirsiniz. Sağlıklı beslenir, sağlıklı yaşarsınız. Risk almaya cesaret edersiniz. Öğrenmeyi ve öğretmeyi seçebilirsiniz, mentorluk yapabilirsiniz. Yeni oluşumların içinde yer alabileceğiniz gibi yeni oluşumlarda öncü olabilirsiniz. Gündemi mutlak takip edip her yaştan ve cinsiyetten insanla iletişebilirsiniz. Katılımcı olup fırsatları değerlendirebilirsiniz. Dünyanın daha yaşanılır bir yer olması için çaba sarf edip fark yaratabilirsiniz. Giyiminiz ve yaşam biçiminizle eski dünyaya ait olmak yerine günümüz dünyasının içinde yer alabilirsiniz.

Her ne kadar kronolojik yaşınız size gençliğin geçtiğini söylese de aklınız, kalbiniz, ruhunuz 20’li, 30’lu yaşlardaymışsınız (aslında 18 diyecektim ama😊) gibi hissediyorsa, bedeniniz, cildiniz, saçlarınız kronolojik yaşınız ile uyumlu ilerlerken, ruhunuz eşleşmiyorsa kronolojik yaşınız ile, siz de “orta yaşlı” olmak yerine “Perennial” olmayı seçmişsiniz demektir.

Hayatın içinde yer alan, daha dingin, daha doyumlu, kendinden memnun, filizlenmeye devam eden deneyimli erişkinler çoğalmaya başladı.

Hayattan ellerini ayaklarını çekip kendilerine, dar çerçevedeki hayatlarına dönenlerden farklı bu Perennial’lar, “nesil farkı” ile pek bir işleri yok. Zamansızlar, yaşsızlar. Yaşlanmak yerine yaş almayı tercih ediyorlar.

Dedim ya, sevdim ben “Perennial” olmayı. 😉

Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

20 Ağustos 2019