Bir İstismar Yöntemi: Gaslighting

Gündelik hayatımızda pek de kullanmadığımız bir terim daha: Gaslighting, karşısındakinin özgüvenini sarsan, manipüle eden ve bilerek, hedefleyerek gerçeklik algısına saldıran bir psikolojik şiddet biçimidir. Maalesef bu terimin de Türkçe karşılığı yok. O nedenle maalesef İngilizcesini kullanmaya devam edeceğim.

Gaslighting teriminin çıkış noktası Patrick Hamilton’un 1938’deki Gas Light adlı oyunu. 1944 yılında sinemaya aktarılan oyunda olay 1880 Londra’sında mutlu bir çift gibi görünen Jack (Charles Boyer) ve Bella (Ingrid Bergman), Bella’nın teyzesinin seneler önce öldürüldüğü eve geri dönerler. Sırrını saklamak isteyen Jack her gece evdeki gaz lambasının önceki güne göre giderek daha fazla kısar. Jack’in yaptıklarından habersiz olan eşi Bella ne zaman eşine “Gaz lambası giderek daha mı az ışık veriyor?” diye sorsa eşinden sert tepkiler alır. Süreçte Bella önce kendisinden şüphe etmeye başlar. Sonrasında da zamanla aklını kaybettiğine ikna olmak üzereyken duruma dahil olan bir dedektif sayesinde Jack’in planı suya düşer ve Bella bu manipülasyondan, psikolojik şiddetten kurtulur.

Bu terim 1960’lardan bu yana psikolojide maruz kalan kişinin gerçeklik algısının manipüle edilmesini ifade etmek için kullanılmaktadır. Uzun bir süreçte gerçekleşen Gaslighting’te bir ya da birkaç kişi gerçekte var olan durumları, olayları ve objeleri reddederek kurbanın gerçekliği sorgulaması sağlar. Gaslighting’teki temel gereksinim, uygulayan ile kurban arasında kuvvetli bir güven ilişkisi kurulmuş olmasıdır. Zamanla kurban hafızasından, algısından hatta aklından bile şüphe etmeye başlar. Bu yöntemi uygulayan kişinin motifi mağdur üzerinde gücünü kullanarak kendisini güçlü ve grandios hissetmesidir.

Partneriniz size sürekli “Ben asla öyle bir şey söylemedim. Hepsini kafandan uyduruyorsun.” “Emin misin? Hafızan kötü senin.” “Hepsi senin kafanda, gerçek öyle değil.” cümleleri ve benzerlerini kuruyorsa, bu tarz yaklaşımlar gerçeklik algınızı sorgulamanıza hatta akıl sağlığınızdan şüphe etmenize neden oluyorsa, siz de Gaslighting denen bir manipülasyona maruz kalıyorsunuz demektir.

Gaslighting bir ilişkide yavaş yavaş oluşur. Başlarda partnerinizin bu manipülatif davranışlarını zararsız yanlış anlaşılmalar olarak algılarsınız. Ancak zaman içinde bu davranış biçimi karşısında kendinizi kaygılı, izole ve deprese hisseder, gerçeklik algınızı kaybedersiniz. Gittikçe gerçekliği tanımlamak için partnerinize daha da bağımlı hale gelirsiniz ve bu da süreçten kurtulmayı zora koşar.

Bu şiddete dayalı manipülasyon biçimi sıklıkla narsistik, antisosyal ya da diğer kişilik bozukluğunun etkisi ile gelişebilir.

Gaslighting’e maruz kalan kişilerin özgüveni kısa bir süre içinde ciddi şekilde sarsılır. Kişi kendisini sosyal izolasyon içinde hisseder, kendisinden kuvvetle şüphe etmeye başlar. Kafası karışır, özgüveni zede alır. Kurbanın kişiliği ve karşı koyma gücü yerini korkuya, halüsinasyonlara, aksiyete ataklarına hatta psikotik süreçlere bırakır. Duygusal ve psikolojik taciz olan Gaslighting’e maruz kalan kişiler ancak psikolojik destek ile tekrar sağlığına kavuşabilir. Gaslighting herkesin başına gelebilir, herkes bu manipülasyondan etkilenebilir.

Gaslighting tekniklerine gelince:

  1. Reddediş / Esirgeme: Kötü niyetli partner dinlemeyi reddeder “Bunu bir daha duymak istemiyorum.” ve anlamıyormuş gibi yapar “Kafamı karıştırıyorsun”.
  2. Karşı Önlemler: Kötü niyetli partner mağdur olayları çok net hatırlasa bile hafızasını sorgular. “Yanılıyorsun, hemen hiçbir şeyi doğru hatırlayamıyorsun. Hafızan ne kadar kötü.”
  3. Engelleme / Yönlendirme: Kötü niyetli partner konuyu değiştirir, mağdurun düşüncelerini sorgular. “Bu da arkadaşlarından, ailenden aldığın başka bir çılgın fikir mi?” veya “Devamlı bir şeyleri kafandan uyduruyorsun, hayal ediyorsun.”
  4. Önemsizleştirme: Kötü niyetli partner mağdurun duygularını, ihtiyaçlarını önemsizleştirir. “Böyle küçük şeylere bile kızıyorsun.” “Bu kadar hassasiyet iyi değil.”
  5. Unutma / Reddetme: Kötü niyetli partner gerçekte ne olduğunu unutmuş gibi yapar “Neden bahsettiğini bile bilmiyorum.” Ya da mağdura vermiş olduğu sözleri reddeder “Gerçekten kafandan uyduruyorsun. Ben asla öyle bir şey demedim.”.

Bu tarz saldırılardan kurtulmanın en iyi yolu durumu olabildiğince erken fark etmek ve gerekli önlemleri almaktır.

  1. Kendinizi devamlı sorguluyorsanız,
  2. Günde birkaç kez kendinize “Alınganlık mı yapıyorum? Fazla mı hassasım?” sorularını soruyorsanız,
  3. Sık sık kafanızı karışmış hatta biraz garip hissediyorsanız,
  4. Partnerinizden her seferinde özür dileyen siz oluyorsunuz,
  5. Hayatınızdaki her şey iyi olmasına rağmen neden halen yeterince mutlu olmadığınızı anlamlandıramıyorsanız,
  6. Aileniz ve arkadaşlarınıza karşı fazlasıyla sık partnerinizi savunmak durumunda kalıyorsanız,
  7. Ailenize ve arkadaşlarınıza daha fazla açıklama yapmak zorunda kalmamak için sürekli bazı bilgileri sakladığınızı fark ediyorsanız,
  8. Bir şeylerin yolunda olmadığını bilmenize rağmen, neyin neden yolunda olmadığını bir türlü adlandıramıyorsanız,
  9. Eleştirilerden ve gerçeklikteki farklılıklardan kaçınmak için yalan söylemeye başladıysanız,
  10. Basit kararları bile vermekte zorlanıyorsunuz,
  11. Eskiden çok daha özgüvenli, hayat dolu ve keyifli biri olduğunuzu düşünüyorsanız,
  12. Kendinizi ümitsiz ve mutsuz hissediyorsanız,
  13. Hiçbir işi doğru düzgün yapamayacağınızı hissediyorsanız,
  14. Partneriniz için yeterince iyi olup olmadığınıza kafa yoruyorsanız,

hızla kendinizi bu ilişkinin dışına çıkarmalısınız.

Gaslighting’e maruz kalmaya başladığınız izlenimi edindiğiniz an bu kişi ile iletişiminizi kesin ve hızla profesyonel destek alın.

Ama en önemlisi aile ve arkadaş çevrenizden destek alın. Onların korunaklı desteği sosyal izolasyondan kurtulmanızı sağlayacaktır.

Bu hayatta kendinizi mümkün olduğunca yalnız bırakmayın. Aileniz (tabii gerçekten aile olanlar), dostlarınız en büyük kazanımlarınızdır bu hayatta.

Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

20 Kasım 2019